22 Ekim 2010 Cuma

Another One Bites the Dust

Ay Hev Sam Kuvesçıns Vol. #2

Yan masamdaki iş arkadaşım bilgisayarı yavaş çalıştığı için sinirlenip 10 dakikada bir mouse'unu masaya çat çut vuran bir ablayken...
Karşı masamdaki endüstri mühendisi teyze, kızının yanağında durduk yere pörtleyen et benini doktora göstermeye gerek olmadığını çünkü babaannesinin bir haftadır okuyup üflemekte olduğunu söyleyen zihniyetken... İş dünyasından soğumam yine de yersiz midir? En azından günlerden cuma olduğu için sevinmem normal ama öyle değil mi?

 
Bugün Yabancı ile bir kez daha karşılaşma ihtimalim varken ve sevgilime çok aşıkken ve ikinci baharımızı yaşıyorken ama Yabancı'yı da tüm hafta kafamdan tam olarak silip atamamışken kendime nasıl mani olmalıyım? Yoksa mani olmayıp gidebildiğim yere kadar gidip sonra kendimden nefret edip intihara meyilli depresif kişiliğime rağmen hayatımı idame ettirmeye mi çalışmalıyım?


  


Bu yaşıma gelip bunca bilimsel hede okuyup teknolojik nevalelerle haşır neşir oldum ama hala aklımın yatmadığı bazı şeyler var. Bunların başındaysa fotoğraf makinesi geliyor. Yaşanmakta olan capcanlı ve gerçek bir anı dondurup kaydedebilmek gözüme mucizevi bir şey gibi göründüğüne göre, acaba çok mu idiyotum?


Yıllar yıllar evvel iken... Develer pireleri düdükler iken... Ben lisenin koridorlarını ergen kaşarlığımla arşışnlar iken... Televizyonlarımızı şenlendiren Johnny Depp'li Magnum reklamını internette bulabilen var mı?
(Hatırlıyorsunuz değil mi reklamı? Johnny saten çarşaflarının içinde çırılçıplak uyumaktadır ve odaya giren kadın en seksi sesi ile "Johnyy..." diyerek çarşafı aşağı çeker. Çarşaf tam pelvis kaslarına gelmiş iken hatun kişi Magnum'u görerek ona yumulur -Yataktaki pelvisine kurban Johnny'e yumulmak varken- Çarşaf, Johnny ve heyecanlı hayallerimizse yatakta kalakalır...)


Sol omuzun arkasına yaptırılan minik şirin tatlı cici bir dövme de minik şirin tatlı cici bir kızın kevaşe görünmesine yol açar mı? Yoksa hiçbir yere yaptırılan hiç bir dövmenin hiç bir kız üzerinde böyle bir etkisi yok mudur zaten?





Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Zihnimi meşgul eden sorunların sadece bunlar olmasına bakarak ne kaadr sığ bir insan olduğumu sizler de farketmişsinizdir sanırım. Ehe! Şaka yapıyorum.
Korkunç derinliklere sahip feylezof bir yapın vardır aslında. Sadece beynimi idareli kullanmaktan yanayım. Zeki olduğum kadar tutumlu, güzel olduğum kadar da küstahımdır!

FotoNot: Albert Camus'un Yabancı'sı hayatımda okuduğum en güzel kitaplardan biridir. şiddetli tavsiye etmek üzere apayrı bir yazı hazırlamayı düşünmekteyim bir ara. "Eyfel g.tüme, minare s.kime" moduna ihtiyacı olan herkesin şu andan başlayarak en yakın kitapçıya kadar koşmasını öneriyorum. Muc!

0 Kişi Laflar Hazırlamış: